AKP , bir süredir üzerinde çalıştığı taşeron yasası için düğmeye bastı. “Madencilere müjde” başlığı altında ve Çalışma Bakanı’nın hastane odasında yaptığı toplantı fotoğrafları eşliğinde yürütülen halkla ilişkiler faaliyetiyle, “ İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”, 30 Mayıs 2014’te TBMM Başkanlığı’na sunuldu. Soma gibi bir taşeron faciasının hemen arkasından vitrine madencilere dönük bazı iyileştirmeleri koyarak taşeronu yaygınlaştıracak, kalıcılaştıracak bir tasarının gündeme getirilmesi, AKP’nin “krizi fırsata, fırsatı ganimete çevirme” konusundaki alışkanlığının bir parçası olarak karşımızdaydı. Tasarının TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşmelerinin başlamasını takiben bir gelişme oldu, daha önce hazırladığı tasarıyı herkesten saklayan, (daha önceki tasarıyı, Türk-İş gayriresmi yollarla elde ettiğini açıklamıştı) konuşmaktan, müzakere etmekten kaçınan hükümet, sendikalarla biraraya geldi. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaşmasından mı, yoksa Soma katliamın yol açtığı psikolojik ortamın ağırlığından mı bilinmez, hükümet “Ben yaptım oldu” yerine sendikalarla mutabakat arayışı içine girdi. Türk-İş, DİSK ve Hak-İş ile hükümet arasında süren görüşmelerde sağlanan mutabakatla taşeron düzenlemesinde kısmen bazı törpülemeler yapıldı.
Islah edilebilir değil
Tasarının ilk halinde, AKP’nin Ulusal İstihdam Stratejisi hedeflerine uygun olarak taşeronu daha da yaygınlaştıracak, daha fazla kalıcı hale getirecek, daha fazla büyütecek düzenlemeler yer alıyordu. İş yasasında yer alan taşeronu sınırlandıran düzenlemeler, kanun tasarısıyla esnetiliyor, tasarı ile özellikle kamuda taşeron kalıcı bir istihdam biçimi haline getiriliyordu. İşçi konfederasyonlarıyla yapılan müzakerelerde hükümet bu taslaktan geri adımlar attı. Taşeron kullanılmasında kamuda, idareye tanınan geniş yetkiler bir ölçüde daraltıldı. Muvazaa yoluyla taşeron çalıştırmanın denetlenmesinde devre dışı bırakılan bazı mekanizmalar yeniden tasarıya eklendi. Taşeron işçilerinin izin haklarının kullanımı ve ücret ödemelerinde asıl işverene denetim sorumluluğu getirildi. Tasarıda yer alan emsal ücret uygulamasından vazgeçildi.
TBMM Genel Kurulu’nda bu mutabakata ne kadar bağlı kalacağı bilinmez ama sendikalarla yaptığı müzakere sonucunda hükümetin tasarısında bazı geri adımlar attığı, taşeronu yaygınlaştırma konusunda kısmen de olsa frene bastığını görülüyor. Ancak atılan geri adımlar, frene basmalar, çalışma yaşamının en temel sorunlarından biri olan taşeron sorununu, sorun olmaktan çıkaracak bir özellik taşımıyor. Çünkü güvencesizlik ve düşük ücretle işçi çalıştırma üzerine kurulu taşeron sistemi, ıslah edilemez. Islah yoluyla sorun olmaktan çıkarılamaz. Taşeronun kurallara bağlanması, “üretimi arttırın”, “daha çok çalışın” ve “düşük ücretlerle çalışın” baskısının mekanizması olan sistemin devam etmesi durumunda tıpkı iş güvenliği önlemleri gibi, kâğıt üzerinde kalır, fiilen işlemez. Ayrıca, taşeron işçilerinin hak arama, örgütlenme, çalışma koşullarını iyileştirme çabaları da asıl işverenin alt işveren ile olan sözleşmesini feshetme yoluyla kolayca ortadan kaldırılabilir. Dolayışla işçilerin güvenceli ve insanca çalışma koşullarına sahip olması için taşeronun tamamen yasaklanması gerekir.
AKP, taşeronu seviyor
Taşeron, Soma katliamıyla afişe oldu, ama sadece madencilerin değil çalışanların çok büyük bir kısmının, -hatta taşeronda çalışmayanların bile- en temel sorunlarından biri. Taşeron eliyle çalışma düzeni, kuralsız, güvencesiz, esnek, düşük ücret ve uzun çalışma saatlerine dayalı tamamen insanlık dışı koşullara taşınıyor. İşyerleri birer çalışma kampına dönüşüyor. Çalışma yaşamını taşerona teslim etmenin tek nedeni, maliyetleri aşağı çekip kârları arttırmak. Rekabet edebilmek için, maliyetleri aşağı çekmek isteyenlerin üretim girdileri içinde müdahale edebildikleri tek alan, işçilik maliyetleri. Bunun en yalınkat aracı da, taşerondur. Emeğin örgütlü gücünün gerilemesiyle, taşeronluğun önü hızlı bir biçimde açıldı. AKP, iktidara geldiği andan itibaren sistematik bir biçimde taşeronu destekledi ve büyüttü. AKP’li yılların başlangıcı olan 2002’de 350 bin olan taşeronda çalışan işçi sayısı, 2013’te resmi rakamlarla 1,7 milyon işçiye yükseldi. Bu rakamlar ve kamudaki yaygın taşeron kullanımı, taşeron sisteminin AKP tarafından desteklendiğinin önemli bir göstergesi. Bağımsız araştırmacıların, taşeronda çalışan işçi sayısının resmi rakamların birkaç kat üstünde olduğunu söyledikleri dikkate alınırsa, çalışma yaşamının nasıl büyük bir taşeron kuşatması altında olduğu ve AKP’nin taşerona verdiği desteğin boyutu daha iyi anlaşılır. Taşeronlaşmanın artmasına bağlı olarak ortaya çıkan bir başka olgu da işçi ölümleri. 2002 ile 2014 yılı Haziran ayı arasında 14 bin 810 işçi adına kaza denilen cinayetlerde yaşamını yitirdi. Taşeronun büyümesiyle işçi ölümlerin artmasının arasındaki paralellik, taşeronun vahametini ortaya koyuyor.
Üzüm mü yiyeceksin, bağcı…
Taşeron sisteminin, işçilerin ölümüne yol açan sonuçlarına, çalışma hayatında yarattığı tahribata ve yol açtığı sorunlara rağmen AKP hükümeti, taşeron ısrarını sürdürüyor. AKP, yüksek kâr hedefi, kârı sermaye birikimine dönüştürecek iktisadi politika tercihi ve özelikle kamuda iş verilen taşeronlar eliyle, yandaş sermaye yaratma arzusu nedeniyle taşeronu sahipleniyor. İşçi simsarlığı yapanların, işçinin sırtından servet sahibi olmasını, kârın büyümesini, işçilik maliyetlerinin aşağıya çekilmesini, işçilerin insanlık dışı koşullarda çalışmasından ve yaşamlarını kaybetmelerinden daha fazla önemsiyor. Taşeronu yasaklamak yerine taşerona yasa çıkarması bu yaklaşımın sonucu.
AKP, gerçekten işçi ölümlerini dert ediyorsa, taşeronda çalışanların koşullarını düzeltmeyi istiyorsa, yapılması gerekenleri Başbakan Erdoğan ’ın sevdiği ve sık kullandığı kalıbı kullanarak önerimizi yapalım: Eğer işçilerin ölümüne çalışmasını engellemek konusunda samimiysen, taşeronu yasakla. Eğer işçilerin sendikalı, sigortalı, kurallı, güvenceli bir biçimde çalışması konusunda samimiysen, taşeronu yasakla. Eğer işçileri köle gibi görmüyorsan, işçilere insanca çalışma ve yaşama koşulları sağlama konusunda samimiysen taşeronu yasakla. Kâr, para, kazanç değil, insan diyorsan, taşeronu yasakla. Tabii, samimiysen…